- baglanmak
- bağlanmak II, 238bkz: boglanmak
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini. 2009.
bağlanmak — e 1) Bağlama işine konu olmak Ceviz ağacının bir dalına bağlanmış salıncak, hafif hafif kıpırdanıyordu. O. Pamuk 2) Sevmek, içten bağlı olmak Ona bağlandığım kadar / Hiçbirine bağlanmadım / Sade kadın değil, insan. O. V. Kanık 3) Yalnızca belli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
basireti bağlanmak — iyi düşünemez, gerçeği göremez bir duruma düşmek Bazen en mahir canilerin bile böyle mühim nisyanlarda bulunacak kadar basiretleri bağlanır. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
nafaka bağlanmak — yasaca, bakılması zorunlu olan kişiye mahkeme kararıyla evlat, koca gibi bir kimsenin, geçim parası vermesini sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
pamuk ipliğiyle bağlanmak — (bir şeye) her an bozulmaya, kopmaya hazır olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısmeti bağlanmak — istediği hâlde evlenememek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzı dili bağlanmak — herhangi bir sebeple konuşamaz olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
başı bağlanmak — 1) evlendirilmek 2) birini yandaş olarak kazanmak, kendi yanında tutmak Başı bağlananların vekillerine birer samur kürk gelmiştir. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEAKKUD — Bağlanmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
angaje olmak — bağlanmak Batılı uygarlık aydınları mutlaka gelişmeyle, ilerlemeyle ilgili bir akıma angaje olmaya itti. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
bent olmak — bağlanmak, tutulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük